* Milliyetçilik
Partimiz, milleti; ortak bir tarihîn sunduğu zemin üzerinde birlikte yaşama arzu ve iradesini ortaya koyan, tarihî süreçte ortak bir kaderi paylaşma duygusunu ve gelecek ülküsünü taşıyan, milletler camiasında kendine has vasıf ve kimliğe sahip olduğuna inanan sosyal bir bütün olarak mütalâa etmektedir. Bu itibarla, millet gerçeği, Türkiye'mizin bağımsız, güçlü ve demokratik bir ülke olarak ilelebet var olmasının sosyal ve kültürel temeli kabul edilmektedir.
Milliyetçilik ise millet denilen sosyal gerçekliğe mensubiyet bilincini geliştirmeyi hedefleyen ve onun ayırt edici vasıflarını, dünyayı ve olayları yorumlayışta temel referans kabul eden fikirler ve duyarlılıklar bütünüdür. Milliyetçi düşünce sistematiğinin unsurları arasında millî kültür, millî hâkimiyet, millî devlet ve dayanışma kavramları belirleyici bir öneme sahiptir. Milliyetçiliğimiz, Türk Milleti'ne olan derin bağlılığımızın ve sevginin verdiği ilham ve cesaretle, var oluşunu anlamlandırmayı ve geleceğini garanti altına almayı temel hedef olarak kabul eder ve bunun için her türlü çabayı gerekli görür.
Dünya ölçeğinde ise, milletlerin eşitliğini ve iş birliğini öngörmekte; küresel hakkaniyetin varlığını ve geliştirilmesini zorunlu addetmektedir. Ayrıca, dünyada siyasî ve sosyal alanda uzlaşmacı kültürü destekleyerek, küreselleşme sürecinin ahlâkî ve insanî değerleri daha çok içermesine katkı sağlamayı, milliyetçilik ve insanlık anlayışımızın gereği sayıyoruz. Milletlerin ve kültürlerin varlığını, diyalogunu ve iş birliğini beşeriyetin ve küresel ahengin ön şartlarından biri olarak kabul ediyoruz.
* Demokrasi
Milliyetçi Hareket Partisi, devlet idaresinde milletin en iyi şekilde temsil edildiği bir rejim olan demokrasiyi; hukukun üstünlüğünün, insan hak ve özgürlükleri ile fikir, teşebbüs ve vicdan özgürlüğünün en geniş anlamda teminat altına alındığı bir sistem olarak görmekte ve benimsemektedir.
Milletimizin hür ve serbest oyu ile seçilmiş üyelerden meydana gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet iradesinin ve millî duyarlılıklarımızın en üst seviyede tecelli ettiği müessesedir. Siyasî partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Dolayısıyla, iç yapıları ve aralarındaki ilişkilerin, demokratik kültürü ve siyasî gelişmeyi doğrudan etkileyeceği bilinmelidir.
Türkiye'de birlik ve beraberlik içerisinde toplumsal barışın, huzur ve güven ortamının tesis edilebilmesi; demokratik rejimin bütün kurum ve kuralları ile sağlıklı işleyebilmesine ve demokrasiyi özümsemiş, halkını küçümsemeyen ve onun millî ve manevî değerleriyle barışık aydınlar ile siyasî ve sosyal aktörlerin çabalarına bağlı bulunmaktadır.
Milletin, devlet idaresinde en iyi şekilde temsil edildiği çoğulcu demokrasi idealimiz, sayı ve güç ölçülerine bakılmaksızın, toplumu oluşturan bütün vatandaş ve grupların siyasî, sosyal ve ekonomik değerlerin bölüşümünden hak ettikleri payı alabilmelerini öngörür.
Bunun bir gereği olarak Partimiz, çoğunluk iktidarı prensibinin çoğunluk diktasına dönüşme ihtimalîni önleyecek, kişi haklarını güvence altına alacak usul ve mekanizmaları geliştirmeyi; vatandaşın veya toplumun özgürlüğünü ve geleceğini tehlikeye sokan her türlü kışkırtma ve şiddet içeren eylemleri hukukun üstünlüğü prensibi içinde engellemeyi temel görevlerden birisi olarak görür.
* İnsan hak ve özgürlükleri
Milliyetçi Hareket Partisi; her insanın insan olması sıfatından kaynaklanan, şahıslara bağlı, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez niteliklere sahip temel hak ve özgürlükleri bulunduğuna; bu hakların ve bunları diğer insanlarla eşit ölçüde kullanma yetki ve özgürlüğünün kutsallığına, bunları her türlü istismardan korumanın, teminat altına almanın ve bunlara işlerlik kazandırmanın vazgeçilemezliğine ve ertelenemezliğine inanmaktadır.
Bireyin haklarını kullanma özgürlüğünün sınırını aynı zamanda diğer bireylerin haklarını kullanma özgürlüğünün de sınırı olarak kabul eden Partimiz, vatandaşlarımızın haklarını kullanma özgürlüğünü birlikte var olan ve genişleyen bir özelliğe sahip olduğunu savunmaktadır.
Partimiz, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı amaçlayan milletler arası sözleşmeleri geliştirmeyi ve güçlendirmeyi açık bir biçimde benimsemektedir. Bu çerçevede; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı davranış ve uygulamalar hariç olmak üzere, bütün vatandaşların kişi güvenliği ve dokunulmazlığı, düşüncelerini ifade etme ve inandığı gibi yaşama başta olmak üzere bütün temel hak ve özgürlüklerine saygıyı esas almaktadır.
* Hukukun üstünlüğü
Hukuk; üzerinde mutabakata varılmış, birlikte yaşamanın ilke ve usullerini belirleyen, herkes için bağlayıcı bir nitelik taşıyan ve sosyal ilişkilerde adaleti, düzeni, barışı ve özgürlüğü birlikte tesis etmeyi hedefleyen kurallar bütünüdür.
Partimiz hukukun üstünlüğünü, demokratik sistem içerisinde düzeni sağlayan bir kanunîlikten öte, insanın yüce değerini tanımak, kabul etmek ve bunları güvence altına almak şeklinde değerlendirmektedir. Hiçbir kişi ya da kurumun hukukun üstünde olamayacağı gerçeğinden hareketle, hukuku, cumhuriyetin temel niteliklerinin de güvencesi olarak görmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, insanlarımızın adalet ve hakkaniyeti esas alan bir sosyal hukuk düzeni içerisinde yaşamalarını temin maksadıyla, ülkemizdeki mevcut mevzuat ve kurumsal düzenlemeleri bu bakış açısına uygun bir biçimde yeniden şekillendirmeyi ve hukukun üstünlüğü prensibini hâkim kılmayı temel görevlerinden biri kabul etmektedir.
* Lâiklik
Geniş anlamda lâiklik, kaynağını pozitif hukuktan alan, ruhban sınıfının nüfuz ve imtiyazlarından arınmış, dinî inanç ayrımı gözetmeksizin herkes için geçerliliği olan genel bir kamu düzeninin yürürlükte olması anlamına gelmektedir.
Bir devlet düzeni, din ve vicdan özgürlüğünü de içerdiği ölçüde laik ve demokratiktir. Vatandaşların inançlarını yok saymadan bir arada kardeşçe yaşamasını temin ettiği ölçüde bir değer ve anlam ifade eden lâiklik, çağdaşlaşmayla birlikte millî birlik ve bütünlük ile din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir.
Toplum ve devlet hayatında, din ve vicdan özgürlüğünün engellenmesi, insanların inançları ve ibadetlerinden dolayı kınanması, tenkit edilmesi, hor görülmesi, hangi gerekçe ile olursa olsun din ve vicdan özgürlüğünün baskı altına alınması ve hukuk dışı yollarla sınırlandırılması kabul edilemeyecek uygulama ve gelişmeler olarak değerlendirilecektir.
* Millî birlik ve bütünlük
Ülkemizdeki yöresel ve geleneksel farklılıkları, millî hayatımızın zenginliği olarak telâkki eden bir inanç ve şuurla, tarih boyunca olduğu gibi tüm toplumsal renklerin hoşgörülü bir tutumla, adalet ve özgürlük ile karşılıklı anlayış ve iş birliği içerisinde ortak hedeflere seferber edilmesini millî birlik ve bütünlüğümüzün teminatı sayıyoruz.
Partimiz, cumhuriyet ve demokrasiyle milletin ortak değerlerini, millî birliğimizin, siyasî, sosyal ve kültürel temeli olarak görmekte, Türkiye için cumhuriyet ve demokrasiyi elzem olan ve birbirini tamamlayan iki ayrılmaz değer olarak kabul etmektedir.
* Sosyal devlet
Türk Devlet felsefesini üstün kılan vasıflardan birisi de sosyal devlet niteliğine sahip olmasıdır. Birey, aile ve toplum çıkarlarını ve haklarını birlikte gözetmek ve korumak, çağın giderek büyüyen ve farklılaşan ihtiyaçları karşısında refahı yaygınlaştırmak, sosyal devlet anlayışının varlığını gerekli kılmaktadır. Ekonomik dinamizmin temel dinamosunu oluşturan rekabetçi piyasa ekonomisinin, sosyal sonuçlarının yıkıcı olmamasını temin etmek şarttır. Çünkü merhametli ve hakkaniyetli sosyoekonomik düzenin varlığı buna bağlıdır.
Birey, aile, toplum ve devletin ahenkli bir birliktelik oluşturduğu sosyal devlet anlayışında; bürokratik, hantal ve baskıcı olmak yerine; güçlü, fakat aynı zamanda müşfik ve insanî, hukuku ve adaleti her alanda hâkim kılmış, varlık gayesini millete hizmet esasından alan, verimli ve etkin çalışan; her şeye müdahale etmek yerine, koordinasyon sağlayıp yönlendirebilen, etkin denetim yapan ve önderlik eden bir yapının kurulması esas olacaktır.
İstikrarı ve adil gelir dağılımını sağlayarak sosyal dengeleri gözeten, yaşlısını, kimsesizini, yoksulunu ve özürlüsünü gözetip kollayan, bütün vatandaşlarını eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlandıran ve hizmet sunumunda kaliteyi amaç edinen bir devlet, Partimizin sosyal devlet anlayışının diğer esaslarını oluşturmaktadır.
* Sosyal adalet ve Türk toplumculuğu
Küresel sorun ve dalgalanmalar sebebiyle duygusal türdeşliklerin ve fikrî duyarlılıkların zayıflaması, sosyal bağların azalması, sanal iletişim sebebiyle yüz yüze iletişim kültürünün geri plâna düşmesi ve benzeri diğer hiçbir gelişme, insanların belli bir toplum düzeni içinde ve kültür ikliminde birlikte yaşadıkları gerçeğini değiştirmemektedir.
İnsanlara bir arada yaşamanın yüklediği sorumlulukları hatırlatan ve birey kadar, mensubu olunan bütüne de önem atfeden toplumculuk, tabiatı gereği dayanışmacı ve bütünleştirici bir karaktere sahiptir. Toplumculuğun en büyük faydalarından biri, mensupları birbirinden giderek uzaklaşan ve hatta birbirine yabancılaşan bir toplumun dengesinin ve ahenginin gözetilmesidir.
Tamamen millî bir duruştan beslenen, Türk Milleti'nin asırların imbiğinden süzülerek gelmiş kültüründen feyz alan Türk toplumculuğunun herhangi bir yabancı ideoloji ile benzerliği veya yakınlığı yoktur.
Türk toplumculuğu; toplumun farklı sosyal katmanları arasındaki gelir dağılımını adaletli bir biçimde gerçekleştirmeyi, toplumun millî duyarlılıklarını yaşatmayı, bencillik ve vurdumduymazlığa karşı feragat ve fedakârlık gibi güzel hasletleri yüceltmeyi hedef alan ve toplumsal dayanışma yoluyla toplumsal barışın pekiştirilmesine katkı sağlamayı öngören bir düşüncedir.
* Yönetimde şeffaflık
Devlet-millet yabancılaşmasının temel sebeplerinden biri, vatandaşa yönelik idarî işlem ve eylemlerin oluşumunda, işleyişinde ve denetiminde halkın katılımının sağlanamamasıdır.
Bugün idarî yapımız merkeziyetçi, vatandaş memnuniyetini esas almayan bir idarî zihniyete göre şekillenmiştir. Devletin varlık sebebi milleti olduğundan �Devlet milleti için vardır� anlayışı temel şiarımızdır. Bu sebeple, her şeyden önce kalite ve sonuçlara yönelik performansa dayalı bir yönetim kültürünün yerleştirilmesi, halkın güvenini ve sürekli etkinliği esas alan katılımcı, kollayıcı ve koordine edici bir anlayışın ve bunlara yönelik idarî yöntemlerin hâkim kılınmasını benimseyen zihniyet değişikliğinin gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır.
Çağdaş demokrasilerde, idarî işlemlerde keyfîliğin önüne geçilebilmesi, herkese eşit muamele yapılabilmesi ve vatandaşla devlet arasındaki kopukluğun önlenebilmesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin açık ve denetlenebilir olması önemli bir göstergedir. Hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda hareket edilmesi, takdir yetkisinin eşit şekilde kullanılması ve makamların nüfuz yeri olarak kullanılmasının önüne geçilmesi için, idarî işlemlerin önceden belirlenmiş usul ve esaslara göre gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
İdarenin yaptığı işlemlerde vatandaşın bilgi edinme hakkı, açık yönetim anlayışının temel unsurlarından biridir. Bu çerçevede, Partimiz, idarenin eylem ve işlemlerinde birliği sağlayacak keyfîliği ve farklı uygulamaları önleyecek ve vatandaşın bilgi edinme hakkını düzenleyecek �İdarî usul� ve �Bilgi edinme hakkı�nın yasayla düzenlenmesini gerekli görmektedir.
Öte yandan, merkezî idare ve yerel yönetimlerin hizmete ilişkin olarak alacakları kararlara, hizmet verenlerle birlikte hizmet görenlerin de katıldığı komisyonlar teşekkül ettirilerek vatandaşın alınan kararların ve işlemlerin takibine ve performansın değerlendirilmesine katılımının sağlanması, her türlü devlet görevinin kişisel, siyasî ya da belirli bir grubun nüfuz yeri olmaktan çıkartılarak hizmet yeri olmasını sağlamak suretiyle kayırma ve yolsuzluğun önlenmesi zorunludur.
Bu çerçevede; demokratik, laik, insan haklarına saygılı, sosyal hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda; sosyal adaleti, toplumsal barışı, hizmette eşitlik ile vatandaşı bilgilendirmeyi esas alan, değişim ve gelişimde millî ve evrensel değerleri bütünleştiren; vatandaşla kucaklaştıran açık ve katılımcı bir idarî yapı, kamu yönetimi ve hizmetlerine ilişkin anlayışımızın temelini oluşturmaktadır.
|